20 Mart 2012 Salı

tuvalette kitap /gazete okumak bence berbat

Ayşenur Yazıcı nın soyadın da eklenti gördüm evlendimi diye bakarken röportajını gördüm okumaya başladım uzundu pek sevmedim yorgunum uzun alışveriş saatleri geçirdim, iş,güc derken.. röportaj tarihide eski. eşleri hakkında diyince okumaya başladım.
sevimli hoş insan. Şuraya takıldım ama :))) yani çantasında, odada, wc de birer kitap bulundururmuş.:) . şaşırtıcı durumda. Tuvalette kitap okumak!! gazete bile hoş değil bence. hele alerjilerin varsa nefes bile alamazken. banyo çok güzelse de yani kitap okumayı hiç tercih edemem tuvalette. müzik olabilir ama:) şöyleki müzik olabilir diyorum duyguları, hisleri, bizi harekete geçirdiği için...
Ama kişi kabızsa dergi bakmak iyi olabilir.:)

Şimdiye Kadar Yedik; Ama Artık Yemezler!

Tarifler, reçeteler, doğal hayat ipuçları falan konuşuyoruz ama sağlıklı yaşam konusunda aklımızı daha çok kurcalaması gereken konu GDO, yani “genetiği değiştirilmiş organizmalar”.

Gündemdeki bu konu hakkında aksiyon almamızı sağlamak isteyen Greenpeace de güzel bir kampanya başlatmış; Yemezler! “Yemezler” ile isteyenler sadece konuşmak yerine, bir imza vererek bu sorunun çözülmesine katkı sağlayabiliyor.

Siz de dilerseniz buradan imza atıp, hala vakit varken GDO’ların ülkemize girmesine engel olabilirsiniz.
www.yemezler.org/?ref=199664

Evet, sadece bir imza atıp kampanyayı paylaşarak et, süt ve diğer gıdalar şeklinde yavrularımızın, ailemizin tabağına koymak zorunda kalacağımız GDO’larla daha güçlü şekilde mücadele edebiliriz. 12 GDO zaten serbestmiş, kalanlarını durdurmak sizin elinizde.

Kampanyaya katılanlar, bir de rozet toplayıp tişört, bardak kazanabiliyor.

Bu arada, bu GDO nedir ne değildir. Tehlikesi neymiş diyenler aşağıdaki videoyu izleyip, paylaşabilir.

#yemezler

Bir bumads advertorial içeriğidir.

19 Mart 2012 Pazartesi

İnsan bir kere birine geç kalır, ve bir daha hiç kimse için acele etmez !

İnsan bir kere birine geç kalır, ve bir daha hiç kimse için acele etmez !

Bakmakla aşk olsaydı;

Bakmakla aşk olsaydı Leyla-Mecnun yerine Okuz-Tren, Asli-Kerem yerine de Kedi-Ciger aski destan olurdu!..

6 Mart 2012 Salı

Birini sevmek kendini bırakmakmış.

Birini sevmek kendini bırakmakmiş. Kendi yapmak istediklerini onunla paylaşmak güzel ama bundan daha çoğu onun istedklerini seversin kendini bırakırsın. Birini bırakmak kişiyi üzer üzülmeyen sorumsuzdur ayrı konu. Kendini bıraktığını farketmezsin. aşka düşmüşsündür. aşk biterse çok büyük acılar. aşklarda bitecek demeyendensen. kendin nasıldın bilemezsin. kendini kendin gibideğilde oluşmaya çalışırsın acıların azalıdığındaa.. aşk bitmezsse güzel .bir müddet sonra onun sevdiklerinin yanında kendi sevdiklerini de onunla paylaşmayı seversin. senden önce O kişi senin sevdiklerini paylaşmayı akıl etmemiş istememişsse bu da vahim. Karşılıklı vefalı bir yastıkta :)  sevgilere, aşklaraa....

Ben sen de tutuklu kaldım-Sezen Aksu

Adillik, Zaman

artık erkekler neden  kilosu az kadın seviyor? masraf olmasın diye:)) yemekten tasarruf. az yer masraf olmaz. kendileri yesin şişsin. ama bakımlı isterler kuaföre manüküre ayakkabıya para gerek. eskiden belki epey eskiden:) kilolu hanımlar sevilirdi makbuldu o zaman da saç baş kıyafet masrafı çok azdı. evet bakım istiyorlar bir bayanın bakımı, harcamaları fazla para. ama Valla epeyde masrafsız vefalı çalışkan çoğu Türk kadını... Baksan temizliğe yardımcı gerek, giyim kuşam, gezmek, makyaj, bakım hepsini kendi yapıp bir de eve bakıp birde böyle bir adama bakmak :((!  ve enteresandır hatta sinirdir ki kadın çalışıp parayı getirsin adam neredeyse evde otursun!!!. beraber yapalımmış hayat müşterekmiş. yemeğide beraber yapın o haldeee... Adalet pek yok. hele birde en kızdıklarımdan zaman aşımı. İşlenen suçun zaman aşımı mı olur. İnsanlık aşınmışsa  olur! Zamana göre değişimler oluyor yaşam da kadında erkekte doğada bu normaldir ama hakların olmaması, yok sayılması! adillik her zaman olmalı...
Not: Doğaya zarar verilerek oluşan değişimler normal değildir!

3 Mart 2012 Cumartesi

Kartalkaya'yı Ateşleyenler

Hayalin bir dağın tepesine karlarla kaplı olsa da ateşle iz bırakmak kadar zor bir şey olsa bile peşini bırakma. Önce hayal eder, sonra o hayale inanırsın; nasıl yapabileceğini tasarlar ve denersin, yılmadan. Yeterince denersen, neden olmasın?

Onlar tam da bunu yaptı. Karlarla kaplı Kartalkaya’nın zirvesine ateşle iz bırakabileceklerine inandılar. Burn, sadece ihtiyaç duydukları cesaret ve enerji desteğini sağlayarak bir hayali ateşledi. Onlar da tutkularının peşinde yola çıktılar. Boardlarını hazırladılar, pompalarla modifiye ettiler, rampalarını kurdular ve kaydılar. Olmadı, baştan aldılar, onları amaçlarına ulaştıracak şartları gerçekleştirmeyi başarana kadar, tekrar tekrar.

Ve 3. gün de bitip gece yarısı olduğunda Kartalkaya’da istedikleri ateşi yakmayı başardılar. Çektikleri videoyla da ‘İçindeki kıvılcım nasıl kocaman bir ateşe dönüşür’ü hepimize gösterdiler. Tutku ve cesaretle yanmayacak ateş yoktu, inandık. Burn, gençleri tutkularından başka bir şeye kulak asmadan, istediklerini alana kadar denemeye, vazgeçmeden denemeye çağırıyor. Tutkuları cesaretle besleyen kocaman bir ateş yakmak için Burn gençleri ateşlemeye devam edecek.

İçindeki kıvılcımı farket ve büyüt. Burn ateşler.

http://www.facebook.com/BurnTurkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.