11 Nisan 2012 Çarşamba

Veda etmeden

Vedaları sevmem. Birine, bir yere veda edersin. O İnsanı tanıdığına sevinirisn. her bitiş yeni başlangıçları açar, yeni yerler, yeni insanlar tanımanın sevinci ile yol alır bazıları... Ben o andayımdır. birine veda edip bir başkalarına yol açıyor diye düşünemem, sevinemem. Ölümdür koparan bizi. Dört- beş yıl gibi uzun süre yurt dışında yaşamaktan dolayı görüşememezliklerdir derken artık İstanbulda da yıllarca görüşememezliklerin de olduğu aklıma geliyor. ben İstanbul da ki görüşememe durum/sebeblerini değil de hasret sebebiyle görüşememeyi ele alıyorum... Böylesi  ayrılırken üzüntü var, bir daha görüşememe var ama sanki bir daha görüşecekmişcesine uzaklaşmak vardır ben de görüşemeyeceğimizi bilsemde, en kıs zaman da olabilirsede... görüşemeyeceğimi bilirsem üzüntüsü derin diğerinde umut var sevinç var hasretinden.

Bunca uğursuzlukta ben miyim uğursuz!

Uğursuz mu? Bunca uğursuzluklar arasın da ben miyim uğursuz? Bunca uğursuzluklar da uğuru bulmak zor. Ve bunca uğursuzluk arasında uğur olan benim... Uğur hep iyilere gitmez. Kalmadı da fazla. Elbet çıkarcılar çoksa şansta yok olur... Şansa kaldık ya işini doğru yapan pek yoklarda, artık şansı/uğuru da yuttular!

2 Nisan 2012 Pazartesi

Şimdi senden vaz mı geçmeli/anladım ki her şey sensin-Yalın

İşte Aranan İkili: Projektör ve Kamera

Bir kamera düşünün ki kaydettiğiniz anılarınızı küçük ekranlara sığdırmanızı istemiyor. Kaydettiğiniz görüntüleri geniş duvarlara ve istediğiniz herhangi bir yüzeye yansıtmanıza olanak sağlıyor. Yeni Sony Handycam, projeksiyon özelliğiyle her alanı bir sinema salonuna çeviriyor. Kısa ve eğlenceli tanıtım videosunu izledikten sonra siz de neden bahsettiğimi anlayacaksınız.

Eskiden bilimkurgu filmlerinde rastladığımız teknolojilerden biri daha hayatımıza giriş yaptı. Şimdi isterseniz kışın ortasında önceki yaz tatilinizi evinizin duvarına yansıtarak sevdiklerinizle izleyebilir hatta bunu bir alışveriş merkezinin dinlenme alanında bile yapabilirsiniz. Sony Projektörlü Handycam seçimi size bırakıyor.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

20 Mart 2012 Salı

tuvalette kitap /gazete okumak bence berbat

Ayşenur Yazıcı nın soyadın da eklenti gördüm evlendimi diye bakarken röportajını gördüm okumaya başladım uzundu pek sevmedim yorgunum uzun alışveriş saatleri geçirdim, iş,güc derken.. röportaj tarihide eski. eşleri hakkında diyince okumaya başladım.
sevimli hoş insan. Şuraya takıldım ama :))) yani çantasında, odada, wc de birer kitap bulundururmuş.:) . şaşırtıcı durumda. Tuvalette kitap okumak!! gazete bile hoş değil bence. hele alerjilerin varsa nefes bile alamazken. banyo çok güzelse de yani kitap okumayı hiç tercih edemem tuvalette. müzik olabilir ama:) şöyleki müzik olabilir diyorum duyguları, hisleri, bizi harekete geçirdiği için...
Ama kişi kabızsa dergi bakmak iyi olabilir.:)

Şimdiye Kadar Yedik; Ama Artık Yemezler!

Tarifler, reçeteler, doğal hayat ipuçları falan konuşuyoruz ama sağlıklı yaşam konusunda aklımızı daha çok kurcalaması gereken konu GDO, yani “genetiği değiştirilmiş organizmalar”.

Gündemdeki bu konu hakkında aksiyon almamızı sağlamak isteyen Greenpeace de güzel bir kampanya başlatmış; Yemezler! “Yemezler” ile isteyenler sadece konuşmak yerine, bir imza vererek bu sorunun çözülmesine katkı sağlayabiliyor.

Siz de dilerseniz buradan imza atıp, hala vakit varken GDO’ların ülkemize girmesine engel olabilirsiniz.
www.yemezler.org/?ref=199664

Evet, sadece bir imza atıp kampanyayı paylaşarak et, süt ve diğer gıdalar şeklinde yavrularımızın, ailemizin tabağına koymak zorunda kalacağımız GDO’larla daha güçlü şekilde mücadele edebiliriz. 12 GDO zaten serbestmiş, kalanlarını durdurmak sizin elinizde.

Kampanyaya katılanlar, bir de rozet toplayıp tişört, bardak kazanabiliyor.

Bu arada, bu GDO nedir ne değildir. Tehlikesi neymiş diyenler aşağıdaki videoyu izleyip, paylaşabilir.

#yemezler

Bir bumads advertorial içeriğidir.

19 Mart 2012 Pazartesi

İnsan bir kere birine geç kalır, ve bir daha hiç kimse için acele etmez !

İnsan bir kere birine geç kalır, ve bir daha hiç kimse için acele etmez !

Bakmakla aşk olsaydı;

Bakmakla aşk olsaydı Leyla-Mecnun yerine Okuz-Tren, Asli-Kerem yerine de Kedi-Ciger aski destan olurdu!..

6 Mart 2012 Salı

Birini sevmek kendini bırakmakmış.

Birini sevmek kendini bırakmakmiş. Kendi yapmak istediklerini onunla paylaşmak güzel ama bundan daha çoğu onun istedklerini seversin kendini bırakırsın. Birini bırakmak kişiyi üzer üzülmeyen sorumsuzdur ayrı konu. Kendini bıraktığını farketmezsin. aşka düşmüşsündür. aşk biterse çok büyük acılar. aşklarda bitecek demeyendensen. kendin nasıldın bilemezsin. kendini kendin gibideğilde oluşmaya çalışırsın acıların azalıdığındaa.. aşk bitmezsse güzel .bir müddet sonra onun sevdiklerinin yanında kendi sevdiklerini de onunla paylaşmayı seversin. senden önce O kişi senin sevdiklerini paylaşmayı akıl etmemiş istememişsse bu da vahim. Karşılıklı vefalı bir yastıkta :)  sevgilere, aşklaraa....

Ben sen de tutuklu kaldım-Sezen Aksu

Adillik, Zaman

artık erkekler neden  kilosu az kadın seviyor? masraf olmasın diye:)) yemekten tasarruf. az yer masraf olmaz. kendileri yesin şişsin. ama bakımlı isterler kuaföre manüküre ayakkabıya para gerek. eskiden belki epey eskiden:) kilolu hanımlar sevilirdi makbuldu o zaman da saç baş kıyafet masrafı çok azdı. evet bakım istiyorlar bir bayanın bakımı, harcamaları fazla para. ama Valla epeyde masrafsız vefalı çalışkan çoğu Türk kadını... Baksan temizliğe yardımcı gerek, giyim kuşam, gezmek, makyaj, bakım hepsini kendi yapıp bir de eve bakıp birde böyle bir adama bakmak :((!  ve enteresandır hatta sinirdir ki kadın çalışıp parayı getirsin adam neredeyse evde otursun!!!. beraber yapalımmış hayat müşterekmiş. yemeğide beraber yapın o haldeee... Adalet pek yok. hele birde en kızdıklarımdan zaman aşımı. İşlenen suçun zaman aşımı mı olur. İnsanlık aşınmışsa  olur! Zamana göre değişimler oluyor yaşam da kadında erkekte doğada bu normaldir ama hakların olmaması, yok sayılması! adillik her zaman olmalı...
Not: Doğaya zarar verilerek oluşan değişimler normal değildir!

3 Mart 2012 Cumartesi

Kartalkaya'yı Ateşleyenler

Hayalin bir dağın tepesine karlarla kaplı olsa da ateşle iz bırakmak kadar zor bir şey olsa bile peşini bırakma. Önce hayal eder, sonra o hayale inanırsın; nasıl yapabileceğini tasarlar ve denersin, yılmadan. Yeterince denersen, neden olmasın?

Onlar tam da bunu yaptı. Karlarla kaplı Kartalkaya’nın zirvesine ateşle iz bırakabileceklerine inandılar. Burn, sadece ihtiyaç duydukları cesaret ve enerji desteğini sağlayarak bir hayali ateşledi. Onlar da tutkularının peşinde yola çıktılar. Boardlarını hazırladılar, pompalarla modifiye ettiler, rampalarını kurdular ve kaydılar. Olmadı, baştan aldılar, onları amaçlarına ulaştıracak şartları gerçekleştirmeyi başarana kadar, tekrar tekrar.

Ve 3. gün de bitip gece yarısı olduğunda Kartalkaya’da istedikleri ateşi yakmayı başardılar. Çektikleri videoyla da ‘İçindeki kıvılcım nasıl kocaman bir ateşe dönüşür’ü hepimize gösterdiler. Tutku ve cesaretle yanmayacak ateş yoktu, inandık. Burn, gençleri tutkularından başka bir şeye kulak asmadan, istediklerini alana kadar denemeye, vazgeçmeden denemeye çağırıyor. Tutkuları cesaretle besleyen kocaman bir ateş yakmak için Burn gençleri ateşlemeye devam edecek.

İçindeki kıvılcımı farket ve büyüt. Burn ateşler.

http://www.facebook.com/BurnTurkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

28 Şubat 2012 Salı

bu yıl Şubat ayı 29 çekiyor

Bu yıl şubat ayı 29 mu çekiyor. yarın 01 Mart sanıyordum. Dört yıl önce de 29 çekmiş hatırlamıyor muyum hayır . Dört yıl sonrası 29 çekecek. hayırlısı güzelliklere...

26 Şubat 2012 Pazar

Ece Sükan Benim Bloguma Yakışan VAIO'yu Seçti... Sıra Sende!

Bana en çok Pembe VAIO yakışıyor!

Ünlü moda ikonu Ece Sükan, Sony VAIO için ilginç bir işe imza attı. Blogların renkli dünyası ile Sony VAIO'nun renkli dünyasını birleştiren Ece Sükan, birçok blog gibi benim blogumu da inceledi ve yakışacak olan rengi belirledi. Ece Sükan, blog içeriği, tasarımı, duruşuna göre 6 farklı rengi olan Sony VAIO içinden bana Pembe VAIO'yu seçti.sony-vaio

Ayrıca Facebook üzerinde yapılmış özel bir aplikasyonla Ece Sükan profil fotoğraflarını inceliyor ve sana yakışan Sony VAIO'yu belirliyor. Sen de fotoğrafa tıklayarak Facebook üzerinden VAIO kazanma şansı yakalayabilirsin...

Bir bumads advertorial içeriğidir.

21 Şubat 2012 Salı

Rumeli Hisarı'nda Masalsı Bir Aşk Hikayesi!

"Eski aşklar Yeşilçam'da kaldı" lafı klişe olmaya yüz tutmuşken, fırtınalı sevdalar, çekişmeli ilişkiler günümüzde hem magazin basınında hem de yakın çevremizde -buna kendimiz de dahil- karşımıza bolca çıkıyor. Sevgilimizi elimizden almak isteyen dış mihraplar yoğun şekilde çalışırken bize de biricik aşklarımızı elimizde tutmak için yapmamız gereken çok iş düşüyor. Bu konuya nereden geldiğimi açıklıyorum!



8x4 yeni deodorantları Beauty ve Beast için muhteşem bir project mapping uygulaması daha yapmış. Gösterinin hikayesi kısaca şöyle: romantik bir aşk hikayesi kötü niyetli bir ejderhanın tehdidi altına giriyor. Kahraman erkeğimiz çekici kokusunun da yardımıyla güzel kızı kurtarıyor ve hikaye mutlu bir şekilde sona eriyor.

8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

18 Şubat 2012 Cumartesi

üzücü ama güzel ..


‎2 sevgili varmış
Çok severlermiş birbirlerini
oğlan askere gitmiş
O askerdeyken kız başka birine aşık olmuş
bunu mektupla anlatmak zorunda kalmış

-Sen askerdeyken ben başkasına aşık oldum,
Kusura bakma sende olan fotoğraflarımı
gönder

Asker mektubu okumuş,
intikam alcak ya.!
Bölükteki askerlerden ne kadar kız resmi varsa toplamış
zarfa koymuş ve şöyle yazmış:

-Kusura bakma sen hangisiydin seçemedim
kendi resmini al diğerlerini geri yolla..!

8 Şubat 2012 Çarşamba

Only you

Amelie La valse piyano

Hoşçakal-Şebnem Ferah

1.000.000 "İyi" İnternet Kullanıcısı Aranıyor!

Son günlerde İstanbul, Ankara ve İzmir'de billboardlarda sıkça görmeye başladığımız bir slogan var: "1.000.000 "iyi" internet kullanıcısı aranıyor!" 

Altına da şöyle bir not düşülmüş: "Adayların ekranlarından 1 satır verecek kadar "iyi" olmaları yeterlidir."

Aslında bu son derece yenilikçi bir sosyal projeleri destekleme yöntemi. www.ekledestekle.com adresinden bilgisayarınıza bir program indiriyorsunuz. Bu program araç çubuğunuza bir "satır" gibi yerleşiyor. Bu satırda görüntülenecek reklamlardan yaratılan kaynakla, projede yer alan sivil toplum kuruluşlarına destek veriyorsunuz. Böylece hem cebinizden 5 kuruş harcamadan sosyal projelere destek vermiş, hem de internette geçen zamanınızı "iyi" şeylere harcamış oluyorsunuz.

Kullanıcı sayısı ne kadar artar ve mecra reklamverenler için ne kadar cazip hale gelirse, o kadar çok sivil toplum kuruluşu ve sosyal projenin desteklenmesi mümkün olacak. Dolayısıyla her şey aslında sizlerin, yani internet kullanıcılarının elinde.

Projeye katılmak çok kolay. www.ekledestekle.com adresine girip, "İndir, Ekle" butonuna basıyor ve basit bir programı indirip, kullanıcı kaydınızı oluşturuyorsunuz. Kaydınızı oluştururken de hangi projeyi / projeleri desteklemek istediğinizi seçiyorsunuz.

Tüm vereceğiniz 3-5 dakika vaktiniz ve sonrasında da ekranınızda sizi rahatsız etmeyecek kadar küçük bir alan…

Bakalım Türkiye’de kaç tane "iyi" internet kullanıcısı var…

Bir bumads advertorial içeriğidir.

7 Şubat 2012 Salı