19 Kasım 2011 Cumartesi

Karlı yerde tatil


Tatil denilince 2-3 günlüğüne karların olduğu yerde güzel, mütevazi, büyük olmayan orta çapta, dışarıdan bakıldığın da beje yakın renkte bina, ışıkları da beyaz- bej olan beyaz karların parladığı yerde olmayı istedim. Bir iki kez kayak da yapsam ne güzel olur. Düşlerde gittim buralara güleyim mi .. tek başına da güzel değil tabi. Grup olarak daha sıcak yerlere gitmek güzel. Böyle bir yere sevgili, eş, aile ile gitmek güzel. Tekbaşına kaçmak ta güzel.
Şimdi bir fotoğraf koymak istedim; fotoğrafla daha bir iç acıcı olsun diye ararken lavobonun olduğu bir fotoğraf gördüm , ne kdar temiz ve yeni, modeli de yeni neresi diye bakmak istedim. İsim vereyim mi. Ha okuyup ta gelen varsa beni de iki gün ağırlarsınız dimi. kesin:). Grand Yazıcı Otelmiş. Uludağ'da .Bana yakın şimdi Karayiplere gitmeyeyim dedim de. ha ha ha... Fiyatlarıda uygun . Yeni yıl paketi de var. Ya sahi bir yılı daha geride bırakmaya çok az kaldı... madem tatil yapacağım 40 yılda bir de:)) o halde yeni yılda suit daieryei tutsam bari geniş geniş. Ama isimli insanlar olmasın etraflarında pervanelik olmasın, rahat huzurlu olalım.. 3 gece tek kişi sanırım 400 TL. tatil için pahalı değil ve lüks otel. Yemekler dahil mi bakmadım ki sever çabukta açıkırım öncelikle havası önemli. Valla dinlendirdi ama yorduda elbet. Böylesi anlatırken dinlendim ama böylesi anlatıp da gidememek yorar. Bursa yakın aslında. Sapanca da. Ama Bursa Uludağ'ı tercih ederim. Otel için para yoksa arabada konaklanır :)) sağlık sorunu yok denecek kadarsa tuvalete sık gidilmiyorsa ne var iki gün.  sonra nereye tuvalete gideceksin otelin olmaz .. ee kafeye gitmeli oraya dek gitmişken sadece kendi termosunla içmek olmaz bir kafe görmeli değil mi:) . 400 TL. uygun dedim. hele iki kişilikse iki kişilik insna demedim aha ha... Oda iki kişi için olsa. tek fiyatsa tatilden önce temel ihtiyaçlara yetebilmeyi gereklilik çok fazla kişiyi kapsıyor ülkemiz de... Olmadı Bursa İstanbul'a yakın. Yakın yerler de hiçdeğilse arabada tatil olur. Zaten öyle lükse yok kim gelmiş kimmişlere değil merak sevmem de böyle gidilir. bir sorun en çok tabi ki  W ve C . Aslında erkeklere pek zor değil de ama iyi de değil. gıda sorun değil. Ama şöyle iki gün gitmek var. gündüz ve gece karlarda yürümek, otelde cam kenarında oturup yemeğini yerken, karları ışıklar eşliğinde izlemek, kahveni içmek ne güzel...
Teleferiğe binemem aman... Havada tellerde kutucukta ..

Vahide Gördüm ağlattı


Vahide Gördüm beni 33.bölümün de ağlattı. Başım epey ağrıyordu bu sebeple kolay da ağlayamayınca hani ağlamamak için sıkarsın ya kendini kötü olursun daha beter ağrılar oldu. Candan sempatik geliyor ve hastalık sebebiyle ayrılışı beni  üzdü . İyileşeceğine eminim. İyi doktorlarla ve madden para tabi çok önemli ne yazık ki ! Zehra'ya ağlar mıydım bilemedim. Hastalığını bilmesem önce şaşkınlaşırdım. Zehrasız bu dizi olmaz. ben izlemezdim. Zehra var diğerleri çember; çocukları, kocası, apartman, apartmandakiler. Bir de dizi de ki adı ile Sanemi de seyrediyordum. Ama antipati toplattı ben de. Kocasının ilacını vermeyip ölümüne sebep olunca. O an istemsiz davranış şoksa sonrası kahrolmayışı rahat oluşu... acaba haldun bey diziden neden çıktı. çok merak edip araştırmama rağmen bulamadım. Rolü bu kadarmıy dı?  Diziye yeni heyecanlar, konular katmak için mi?

Zehra'nın topraklarına dönüşü , memlekette gençliğin de  sevdiği erkek ve erkekte onu sevdiği halde ailesinin evlenmelerine izin vermeyişi , başkasının hayatlarını yaşamanın insanın kendi hayatı oluşunu bir ömürün istemeden öylece tükenişini anlatması üzücü. Bir ömrümüz var ve yaşamımızı kilitleyenlerin oluşu! Aydınlık varken, bilgi , seçim yapabilmek varken... ve yokları yaşatmak.
Zehranın topraklarına dönerken, sevdiği erkeğin ölmesi de topraklarında  yatması; yaşarken değil de ölüsü ile aynı yerde oluşu çok dokunaklıydı..

bölümün sonun da arabanın arka koltuğundan el sallaması seyircilere idi. Ben öyle algıladım settekilere, seyircilere el sallıyordu..

Saçlarını sette kestirmesi konuşulacak bir konu değil. Settekilerle paylaşması, onlara güveni, birlikte olup güç alması, bizlere de iletmesi normal. Hastalık insana ise neresi tuhaf olabilir...

Vahide Gördüm'e şifalar diliyorum . Ve tüm şifa gereken insanlara şifalar olsun..
Altı ay sonra diziye dönecekmiş. Olmadı başka dizilerde karşılaşırız Vahidem, Allah sağlık versin bizlere de karşılaşırız elbet...

17 Kasım 2011 Perşembe

Aşkınızı nasıl alırsınız?

Aşkınızı nasıl alırsınız?
çayınızı nasıl alırsınız kahvenizi nasıl alırsınız gibi mi oldu. çayı açık içemem tad alamıyorum. o çay da değil zaten bence değişik bir tat . Demli içmek sağlığın kötü ise daha da zararlı. işte aşkta böyle . aşkımızı demli alırız. kahveyi kimimiz şekerli içeriz kimimizde şekersiz aşkın tatlısını isterken acısından da içeriz...zehir gibi aşkın var bir de içen şaşkın var şarkısını aklıma gtirdi yazdığım sözler ...  
Evet aşkımızı nasıl alırız? keşke seçme şansımız olsaydı. Aşk başka bir şey. yeri zamanı tadı ne zaman geleceği  belli olmayan. Bir çay bir kahve gibi seçim yapamıyoruz, yapabilseydik keşke. ama güzelinden olan bir aşk beklemeden en süpriznden olunca da çok güzel duygular verir.

Aşk mı O bu şehirde şubesini çoktan kapattı.

" Aşk mı O bu şehirde şubesini çoktan kapattı. Veresiye çalıştığı icin, yüklü miktarda sevgi borcu ile battı..."

15 Kasım 2011 Salı

Sana sevgimin adı yok, hasretimin adı var n.b

Sana sevgimin adı yok, hasretimin adı var n.b

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün
çiçeklerini buraya getirin!"
Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin getirin...ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın.
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir, benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kopdağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen.
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum.
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

Ceyhun Atuf Kansu



9 Kasım 2011 Çarşamba

Mustafa Kemal Atatürk

    
Suzan Senilbiz 7
                                       
MUSTAFA KEMAL’İ DÜŞÜNÜYORUM

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş;
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri,
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında,
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği,
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.

Mustafa Kemal’i düşünüyorum
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere;
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyor zaferden zafere.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Ölmemiş bir Kasım sabahı;
Yine bizimle beraber her yerde.
Yaşıyor dört köşesinde vatanın;
Yaşıyor damar damar yüreklerde.

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda,
Mavi gözlerini ışıl ışıl, görüyorum,
Uykularıma giriyor her gece.
Ellerinden öpüyorum.

Ümit Yaşar Oğuzcan

sahneye çıkmak için sıramı bekliyorum.

                

Hızlıca yazacağım. Sonradan belki ilave yaparım. taslağa alıp yapmıyorum. düşüncelerim anlık aksın
**********
Sahneye çıkmak için sıramı bekliyorum. Sahneye çıkmayı önde olmayı sevmediğimden  kulisteyim. Beklemelerim uzuyor, kuliste bile fark ediliyorum, her kes tarafından fark edilmek zarar da görmektir. Sahneye çıksam daha az zarar görürdüm. Yalanın, riyanın çokca olduğu insanlıkta sahnede oyuncu olarak bile oynayamazken mi? Oyuncu olsam gene tam konsantre olamazdım. o kadar rahatsız eder dalavere, yalan, haksızlıklar beni.. İyiler az ve rastlamak zor .onlara sahne almak güzel. En güzel sahne  küçükken oynanan oyunlar, tiyatral sahneler. Gerçekte güzel bir tiyatro da canım çekti de yan yana oturduğun insanlar selam bile vermiyorlar selam versem de. hani bir hayvan bile ya miyaav ya hav ya mö vb.derken insanlar !!  gözlerinle de gülmesen de onayla bari

neyssee...

5 Kasım 2011 Cumartesi

Gönlüm dilim de dilim dursa gözlerim ele verir.

Sazım elim de gönlüm dilim de . Satırlara sığınmam ben. Dilim dursa gözlerim ele verir sevdam hastır. n.b.

Ben kendimi terk etsem de,sen beni bırakma Ya Rabbim. Yunus Emre

  Ben kendimi terk etsem de, ben kendimi bıraksam da sen beni bırakma Ya Rabbim. Yunus Emre





İnsan

ORTAKÖY CAMİİ VE KUŞLAR İLLÜSTRASYON KART

Bir İstanbul düşünüyorum Sen kokan ... Benim süslediğim olmayan .
Kuşlar göçer, insanlar da göçer. İstanbul, dünya, var olduğunca insanları taşır.. Birileri gider birileri gelir ... İnsan fani. Kimler kimler geldi , kimleri taşıdı bu dünya.

Susamaz mısınız Siz?

Susamaz mısınız ? ben mi konuşuyorum. Zorla konuşturuluyorum sanki. Kontrol ben de değil ya da bir kukla gibi . Ama beynim kalbim ağırıyor ve kukla acı duymuyor diyorum. gerçek kukladan bahsediyorum. Kukla olmuş insanoğlu insanlardan değil.

En çok istediğim şey susmakken susamamak. Ki beni konuşturan senken. Makine gibi olmalı aslında olamamak olmasa!

Susamamak susmak istemektir bazen. Nedenleri niçinleri mantığa yakın açıklama bekleyen, bir iki kelime istemek çok olmasa da gereklilik görmeyen o insanlar konuşturuyor aslın da . konuşan sen değilken sana yapışır. n&n, n.b

Anılarım hasretimdir.

Şimdi sanma ki sevda ararım. Anılarımı yazarım. Anılarım ise hasretimdir...

Susamaz mısınız Siz?

Susamaz mısınız Siz ?

Susarım. Bardaklarca su içsem de susuzluğum geçmez.
Bir damla sen etmez. n.b

Kartpostal


Ne kadar sevimli. Kartpostallar nede güzeldiler:)

3 Kasım 2011 Perşembe

Öyle aşklar var ki, içmeden şarhoş olursun ama şerefine denilecek bir şey, biri yoktur ne yazık ki !!

Öyle aşklar var ki, içmeden şarhoş olursun ama şerefine denilecek bir şey, biri  yoktur ne yazık ki !!

Levrek tava da :))

Levrek tava da nasıl oluru anlateceğizz... Efendiim tavayı alırız levreği içine koyarız işte size tava da levrek:))))))))

Bir de fırında levrek var o da:)) levreği fırına koyduğun da olur:)

o kadar cavcavlamaya ne gerek var. Yada aşçı olmasan da fikir üret. İllah ünlü ünsüz yemek yapanları dinlemeler ki onlardan daha üstün yapılabilinen yemekleri olan kişiler varken. Annem de bir çok yemeği şahane yaparken yeni fikirlere açık değildir. şöyle yapalım . a olur mu? duymadım. İllah bir kaç yapandan ya da televizyondan duyacak... Ve o düşündüğümüzü yapanda olmuştur muhtemelen. Yemek bu zevke göre ne katarsan olur. Kabağı pek sevmem patlıcanıda. geçenlerde kabakla patlıcanı deneyelim dedim . Kabak ve patlıcan beraber güzeldi.

Levreğin yanına patates yakışır yemek fıstığı yakışır. canınız ne isterse salatalar

buradan izlemek nasıl oluyor keşfettim de blogları görmek zor nasıl bilemiyorum. Kendi kendime yazmak dejars güzel... ama kitlelere ulaşmak, zengin blog içerik bumerang reklamalarını almak için geerkli.. Bumerang reklamlarını almak isterim. Reklamlar daha ne kadar sürer bilemiyorumm...

Dokunmadan aşık olmak

"Hiç dokunmadığın birine aşık olabiliyorsan, sen aşkı yaşamayı hakediyorsun arkadaşım"
Bence de . Bazıları ise böylesi sevmeye piskopatlık diyorlar!

Bir kadının alnı dudaklarından daha değerlidir.

Bir kadının alnı dudaklarından daha değerlidir.Sonuçta dudaklarından dökülecek olan 'seni seviyorum' sözü Önceden alnına yazılmıştır. Özdemir Asaf

Evet... Çok güzel bir anlatım..

2 Kasım 2011 Çarşamba

Mor Lacivert - Emel Sayın

Yağdır mevlam su - Emel Sayın

Lahana Sarması


Şöyle güzel bir lahana sarmasını canım nasıl da çekti. Sarma için lahana farklı oluyor ona göre satın alınır. Lahana yıkanır ve 5 dakika kadar haşlanır. Sardıktan sonra da pişeceği için çok fazla haşlamamalı iç malzemesi bildiğimiz sarma, dolmada kilerdir. domates rendeli kekikli de güzel oluyor, arzu ve o günkü duygularımıza, durumumuza, misafirlere  bağlı olarak  bağaratları seçeriz. Çok leziz oluyor denemeli..

Su gelir güldür güldür gel biraz güldür - Bediha Akartürk

Susadım

        Susadım
Üç tane elma soydular,üç tane portakal
Nafile
Bir bardak suyun yerini tutmadı
Acıktım
Kuş sütü,kuru üzüm getirdiler
Nafile
Bir çimdik somunun yerini tutmadı
Seni düşündüm sevgilim şükrederek
Su gibi aziz olasın her daim
Ekmek gibi mübarek


Bedri Rahmi Eyüboğlu