31 Ağustos 2011 Çarşamba
26 Ağustos 2011 Cuma
Kadir Gecemiz Mübarek Olsun
Etiketler:
Fotoğraf,
kadir gecesi,
Kuran-ı Kerim,
Süre
Hiç yorum yok:
25 Ağustos 2011 Perşembe
Çömlek Kebabı
epeyyce sarmısak diş diş soyulup konuyor. bazıları üşenip kabuklu koyup yerken çıkartıyorlarmış. temizlenmişi makbul. yapana zahmet :)
ölçülü yapmıyorum. arzuya , bütçeye göre et konur tabi kişi sayısı da bakılarak.. sulu yemeklerde acı beni rahatsız ettiğinden koyamıyorum sonradan sadece ete karabiber pul biber ilave ediyorum. problem yoksa yemeği yaparken ilave edilir.
Malzemeler: arpacık soğan, sarmısak, et, salça, su, tuz, kekik, yağ
et tercihinize göre hangisini istrseniz. Kuşbaşı şeklinde olacak. önce eti biraz karıştırıp sonra diğer malzemeleri de tencereye koyup pişiriliyor.
Adı çömlek ama çömleksiz de nefis oluyor.
benim canım tas kebabı çekti...
24 Ağustos 2011 Çarşamba
Nişastalı Kurabiye
Bir de fotoğraf çekmeyi bilseydim güzel olurduu...
500 gr. nişasta
1 su bardağı pudra şekeri, pudra şekeri yoksa yada tercihe göre 1 su brd. toz şeker
1/2 su bardağı un
2 yumurta
250 gr. margarin; oda sıcaklığında olacak
1 pkt. vanilya, 1 pkt kabartma tozu
margarin yumuşayınca; tüm malzemeler ile margarin yedirilerek yoğurulur.( oda sıcaklığında yumuşayacak, eritilmeyecek) şekil verilip , önceden ısıtılmış fırında 175 derece sıcaklıkta pişirilir. İsteğe göre malzemlerin yarısı ile yapılabilir. İki katı fazlasıyla da.
bu gün hava soğuktu mutfak kutup soğukluğunda olduğundan hamura açana dek canım çıkacaktı ,canımın çekmesi doğrultusunda krabiye yapma işine koyulmuşken.
Etiketler:
kurabiye,
nişastalı
Hiç yorum yok:
Salatalık Turşusu
Mutfağınıza kış hazırlıklarına salatalık turşusu yaparak başlamaya ne dersiniz? Sofranıza lezzet katacak salatalık turşusu tarifi
Salatalık Turşusu
1 kilo kornişon salatalık
3 diş sarımsak
1 yemek kaşığı üzüm sirkesi
1 yemek kaşığı tuz
Su
Hazırlanışı,
Sarımsakların kabuklarını soyun.
Salatalıkları bol suyla yıkayın.
Orta boy kavanoza salatalıkları yerleştirin.
Sirke, tuz, sarımsakları kavanoza ilave edin.
Üzerini geçecek kadar su ekleyin.
Kavanozun kapağını sıkıca kapatın.
En az 2 hafta karanlık ortamda bekletin.
Afiyet olsun.
msn kadın
Etiketler:
Salatalık,
Turşu
Hiç yorum yok:
Şimdi Yaşamak Zamanı
Şimdi Yaşamak Zamanı
yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.
Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için;
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın basını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.
Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.
Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.
Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında âşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi, şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi, kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.
Can Yücel
yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.
Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için;
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın basını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.
Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.
Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.
Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında âşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi, şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi, kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.
Can Yücel
Can Yücel Şiirleri
Öyle parçalandım ki ömrümde
Sevgi ile öfke arasında.
Sevgimi öfke vurdu, öfkemi sevgi kaçırdı,
içim parçalandı arada
Can Yücel
Sevgi ile öfke arasında.
Sevgimi öfke vurdu, öfkemi sevgi kaçırdı,
içim parçalandı arada
Can Yücel
Etiketler:
can yücel,
şiir
Hiç yorum yok:
Kahve kokusu
Kahve kokusu ne de güzeldir. Güzel yapılan bir kahve lezizdir de.İftardan sonra kahveye.
Etiketler:
kahve,
kahve kokusu
Hiç yorum yok:
12 Şubat 2011 Cumartesi
Charles Bukowski
Yoksulluktan nefret edenlerden,
Ya da gurur duyanlardan sakının...
Övgü göstermekt...e hızlı davrananlardan sakının;
Karşılığında övgü beklerler...
Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
Tek başlarına bir hiçtirler...
Ortalama erkekten, ortalama kadından sakının,
Sevgileri vasattır, vasatı aranır dururlar...
Ama nefretleri dahiyanedir...
Nefretleri seni beni herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir...
Yalnızlığı istemezler, yalnızlığı anlamazlar,
Kendilerinden farklı her şeyi yok etmeye çalışırlar...
Sanat yapamadıklarından sanatı anlayamazlar.
Üretme başarısızlıklarını dünyanın beceriksizliğine yorarlar...
Kendileri tam sevemedikleri için senin sevginin eksik olduğuna inanır,
Ve senden nefret ederler...
En usta oldukları sanattır nefret
Ya da gurur duyanlardan sakının...
Övgü göstermekt...e hızlı davrananlardan sakının;
Karşılığında övgü beklerler...
Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
Tek başlarına bir hiçtirler...
Ortalama erkekten, ortalama kadından sakının,
Sevgileri vasattır, vasatı aranır dururlar...
Ama nefretleri dahiyanedir...
Nefretleri seni beni herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir...
Yalnızlığı istemezler, yalnızlığı anlamazlar,
Kendilerinden farklı her şeyi yok etmeye çalışırlar...
Sanat yapamadıklarından sanatı anlayamazlar.
Üretme başarısızlıklarını dünyanın beceriksizliğine yorarlar...
Kendileri tam sevemedikleri için senin sevginin eksik olduğuna inanır,
Ve senden nefret ederler...
En usta oldukları sanattır nefret
4 Ocak 2011 Salı
30 Aralık 2010 Perşembe
Yaprak dökümü biti.
Yaprak Dökümü'nün Finali Oyuncularını Ağlattı!
30/12/10 13:42
Dizinin finalini siz nasıl buldunuz? 5 yıldır ekranlarda yayınlanan Yaprak Dökümü dizisinin final gecesi Pera Palas Oteli'nde yapıldı. Ali Rıza Bey'in ölümüyle son bulan finalde dizi oyuncuları ve senaristler gözyaşlarına boğuldu.
Kadınlar hamamında şarkılar söylenerek başlayan dizi herkesi güldürdü. Sonlara doğru Ali Rıza Efendi'nin çınar ağacı altında ailesini topladığı sahnede izleyenler gözyaşlarını tutamadı.
Diziyle büyüyen ailenin en küçük kızı 12 yaşındaki Şebnem Ceceli gece boyunca Halil Ergun ile birlikte en çok gözyaşı döken isimdi. Canlandırdığı Ferhunde karakteriyle milyonların nefretini toplayan Deniz Çakır da Halil Ergun ile birlikte dizi boyunca ağladı. Deniz Çakır, finaldeki Ali Rıza Bey'in ölümüyle ilgili baş sağlığı dileyenlere, ''Dostlar sağ olsun, Ali Rıza Bey'in helvasını da yiyeceğiz inşallah'' dedi.
Final bölümünü hep birlikte izleyen ve dakikalarca gözyaşı döken Yaprak Dökümü ekibi, bir
daha böyle güzel bir çalışmada buluşmak dileğinde bulundular.
Gecenin resimleri için tıklayın!
Ve koca beş yılı geride bırakarak dizi sona erdi. Yaprak dökümü dizi uzatılsın derkenn konudan konuya geçildiğinden sıkmaya başlamıştı, bitiş bölümleride kısa kesildi ve üzücü. İyilik ,insanlık timsali, erdemli aile babası Ali Rıza bey'in ölmesi beni çok ağlattı. Nadiren makyaj yaptığım da ağlamak düşünce gölerim daha da kötü oldu ... Sedef'e torpil geçilmiş ... Diğerleri dağıldılar. Ağacın çevresinde ailesini son düşünüşlerinde iken çok ağladım. Bir Şevket yok ya o an o da gelecek denmesi. Şevketide görseydi keşke... Nejla o kadar zengin ağlayana dek, ailesini perişan edene dek bir daire alamadı mı? O na çerez parası. Böylesi güzel bir babayı, dedeyi kaçırmak, kaybetmek... Oyuncular bu dizide bu karekterleri sunarken bir başka dizide bambaşka karekterlere bürünürler. Ama oyuncu da hisseder senaryoyu bilip öncesi ağlasada bunu yaşama geçirirken kendini kötü hissetmemesi imkansız. Ali Rıza Bey'in çok sevdiği bahçesinde son nefesini vermesi, bunu senaristlerin yazması ben gibi hisli bir insanda neticeyi buldu, böyle hissettirdi, üzüldüm. Hayat imkan varken imkansızlıklar içinde acı çekmek; Nejla daha önceki bölümlerde maddi destek yaparken sonlarında ise parasına kıyamayan role girdi. Sadece para için ailenin insanın dağılması kötü. Ferhunde nin geçmişinin izlerini bir türlü silemeyip böylesi güzel aileyi bulmasına rağmen elinde tutmasına yetmez, aileyi sefalete sürekler malesef. Hayatı boyunca önem verdiği ahlaki değerlerin ahlaksızı da kapısında Ali Rıza beyi zorlu hayata sürükler çok acıklı. Sürekli mücadele... yazarken de üzüldüm, devam edemiyorum .
Kadınlar hamamında şarkılar söylenerek başlayan dizi herkesi güldürdü. Sonlara doğru Ali Rıza Efendi'nin çınar ağacı altında ailesini topladığı sahnede izleyenler gözyaşlarını tutamadı.
Diziyle büyüyen ailenin en küçük kızı 12 yaşındaki Şebnem Ceceli gece boyunca Halil Ergun ile birlikte en çok gözyaşı döken isimdi. Canlandırdığı Ferhunde karakteriyle milyonların nefretini toplayan Deniz Çakır da Halil Ergun ile birlikte dizi boyunca ağladı. Deniz Çakır, finaldeki Ali Rıza Bey'in ölümüyle ilgili baş sağlığı dileyenlere, ''Dostlar sağ olsun, Ali Rıza Bey'in helvasını da yiyeceğiz inşallah'' dedi.
Final bölümünü hep birlikte izleyen ve dakikalarca gözyaşı döken Yaprak Dökümü ekibi, bir
daha böyle güzel bir çalışmada buluşmak dileğinde bulundular.
Gecenin resimleri için tıklayın!
Ve koca beş yılı geride bırakarak dizi sona erdi. Yaprak dökümü dizi uzatılsın derkenn konudan konuya geçildiğinden sıkmaya başlamıştı, bitiş bölümleride kısa kesildi ve üzücü. İyilik ,insanlık timsali, erdemli aile babası Ali Rıza bey'in ölmesi beni çok ağlattı. Nadiren makyaj yaptığım da ağlamak düşünce gölerim daha da kötü oldu ... Sedef'e torpil geçilmiş ... Diğerleri dağıldılar. Ağacın çevresinde ailesini son düşünüşlerinde iken çok ağladım. Bir Şevket yok ya o an o da gelecek denmesi. Şevketide görseydi keşke... Nejla o kadar zengin ağlayana dek, ailesini perişan edene dek bir daire alamadı mı? O na çerez parası. Böylesi güzel bir babayı, dedeyi kaçırmak, kaybetmek... Oyuncular bu dizide bu karekterleri sunarken bir başka dizide bambaşka karekterlere bürünürler. Ama oyuncu da hisseder senaryoyu bilip öncesi ağlasada bunu yaşama geçirirken kendini kötü hissetmemesi imkansız. Ali Rıza Bey'in çok sevdiği bahçesinde son nefesini vermesi, bunu senaristlerin yazması ben gibi hisli bir insanda neticeyi buldu, böyle hissettirdi, üzüldüm. Hayat imkan varken imkansızlıklar içinde acı çekmek; Nejla daha önceki bölümlerde maddi destek yaparken sonlarında ise parasına kıyamayan role girdi. Sadece para için ailenin insanın dağılması kötü. Ferhunde nin geçmişinin izlerini bir türlü silemeyip böylesi güzel aileyi bulmasına rağmen elinde tutmasına yetmez, aileyi sefalete sürekler malesef. Hayatı boyunca önem verdiği ahlaki değerlerin ahlaksızı da kapısında Ali Rıza beyi zorlu hayata sürükler çok acıklı. Sürekli mücadele... yazarken de üzüldüm, devam edemiyorum .
Etiketler:
Ali Rıza bey,
dizi,
yaprak dökümü
Hiç yorum yok:
28 Aralık 2010 Salı
Sahibini Arayan Mektuplar 2.Mektup
aramak... ömür boyunca aramak...
yalnız seni aramak... paslı teneke kutularda, küf kokan
dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, ağaç diplerinde,
sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak.
belki bu şehirde değilsin. ne çıkar? seni arıyorum ya.
belki de ayni sokakta evlerimiz, sabahları
beni görüyorsun işime giderken.
sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı...
beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını...
hiç gel demiyeceğim sana. aramak neredeyse
ben oradayım. ayaklarım ne güne duruyor?
yok yok birden karşıma çıkma.
kaç, saklan. seni aramak istiyorum.
git bu şehirden haydi git. dağlara çık, o uzak dağlara.
rüzgârların krallığında hüküm sür. baktın ki oraya da
geldim, yine kaç. başını al, açıl denizlere.
gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana
götürmeli seni, dilediğin yere demir atmalı.
ben küçük bir balıkçı kayığı ile
peşinden gelsem yeter. seni arıyorum ya !
bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar
aramalı insan ama ne aradığını bilmeli.
yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. okyanus dalgaları
üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli.
yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip
kanatmalı. çöllerden geçmeli yolu, yanmalı kavrulmalı.
sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli.
buzlar kırılmalı ayaklarının altında,
üstüne kar yağmalı.
bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni.
ayaklarını afrika'dan getirip bir kâğıt üzerine
yapıştırmalıyım, saçların sibirya'da bir mabudun
gözleri olmalı, ellerin italya'da bir heykelin elleri.
bulsam da seni parça parça bulmalıyım.
yine de bir yerin eksik kalmalı.
yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım.
ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim.
Yaşar Ümit Oğuzcan
Bir kitap bir insan
Bir kitabı aldığınız da naparsınız.Önce kapağına mı bakılır,ön söz,içerik ...Arka sayfa da yazar tanıtımı ve konu özeti...İlk olarak kapağı görürüz fark eder mutlaka sonra arkasına bakarım konu özetini nasıl vermişler,nedir,ve yazarı da bilmek isterim az çok..Peki kitabı aldık,eve geldik.Okuma heyecanındayız,günlük işlerimizde olacak haliyle,okumaya nereden başlarsınız ilk bir iki sayfa mı ve ortalara bir göz atmakla mı.Son sayfalara da mı.Romansa son sayfaya bakmayız belki bakmak istesek te,tüm özellik gider.Öykü ise meraktan bakılır mı gene beklenir sanırım..Ama içindekiler sayfasına mutlaka yutarcasına bakılır sanırım.Ben bakarım.
Ya yaşam da nasılız ? Bazen yeni başlamışken birini tanımaya giriş kısmınd a iken birden kitabın sonuna geliriz. Oysa daha ortasına bile gelmemişken.Acelecilik ,ön yargı,fast food dostluklar, ilişkiler de insanoğlu... Özen yok. Erkeklere kızıyoruz çok sevgilili diye.Kadınlar da onlara paralel neredeyse yada kışkırtma olmaksızın geçtiler de.Bu kez erkekler korkar mı oldu,düşünme fırsatı buldular da daha doğruyu mu buldular bilemem .İnsan insandır ama daha çok erkekler de bu durum, tabi ki kışkırtmadan dolayı. Baştan kirlilik bu.Öyle erkekten hayır gelmez böyle kadından da.Yani hayır gelmez dediğim bu güzellik gibi gözüken çirkinlik ,sürmez böyle.Rahat soluk alamazsın. hep yalansındır kadın kadına da ve hep sınıf ayırırsın evliler bekarlar gençler yaşlılar çirkinler güzeller zayıflar hastalar güçlüler zenginler fakirler diye hep mukayese yarış,iki günlük dünyada ölümlüyüz diye kapmacamı...Böylesi daha zor bence..Yalnız ol daha iyi.Ama yalnız olmazsın da, böylesi ise değişiklikten kaçınılmaz.İnsan birin de olmalı.Kendin nasıl bir kişiysen.Anlaşmazlıklar ki gerçek anlaşmazlıklar çoksa bu durum başka.Ama insana uymayan bu absürtlükler kötü.Bırak yapan yapsın; madem ki değiştiremiyoruz böylesi insanları, senden ayrılık olmasın.
Bu nedir yarış mı...Anlamadım hiç. Asla...Başlığı bir kitap bir insan attım çünkü düşünmesi, gözlemi,böyle insanların çoğalması,duymak bile çok yorucu bu yüzden konuya uygun atamadım.Aslın da konu kitabı okumadan sonuna gelmekti..Artık tanımak özümsemek yok fastfoodluk hep istemek kıskançlık gösteriş kendimcilik geç kalmışlık korkusu vb...Bir kitap bir insan güzel bir konu..Öyle kitaplar var ki öyle şifa gibi okudunmu yolunu çizebildiğin kitaplar işte bu kitaplar demek bir kitap bir insan....Öyle kitaplara rastlamak güzel.Öyle kitaplarda var ki malesef bir insanı zayıf yapar ve zincirleme ....Gerçekten kitap konusundan bahsetdim ama benzetme de oldu....Bazen bir kitap yorabilir yada anlamazsın o zaman devam etmemeli kısa bir ara verip sonra okumalısın yoksa anlaşılmaz konular...Kısa bir arada başka kitap okumamalı ...
Nuran Becerikli
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)